Prof. Emma LOOSELY, Exeter Üniversitesi

Prof. Emma LOOSELY, Exeter Üniversitesi

Mandylion’un sonraki yaşamı: ‘Edessa’nın İmajı’nın kaderi ve Şanlıurfa Ulu Cami’nin rolü üzerindeki tartışmalı anlatılar 

Kadim Hıristiyan şehri Edessa’nın 639 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra islamlaştırılması daha sonraki yüzyıllarda şehrin kiliselerin camiye dönüştürülmesine yol açmıştır. Şehrin son Hıristiyan sakinleri 1924’de Lozan Antlaşmasının ertesinde Urfa’dan sürüldü ve sonuçta Suriye’nin Halep şehrine yerleştiler, burada Urfali (Urfalılar ?) günümüze kadar süren bir özel şehir-içinde-şehir oluşturdular.

Birçok efsane arasında, yaşlı Urfalıların Haçlılardan sonra Edessa Şehrinin nasıl Müslümanlar tarafından geri alındığını, katedrallerine el konduğunu ve Al Ruha (Urfa) Ulu Cami olarak yeniden inşa edildiği hakkında anlattıkları bir hikaye vardır. Bu bina 1170’de Ulu Cami’ye dönüştürülen St. Stepanoks ile denk tutulmaktadır. Urfalılara göre Haçlı Edessa’nın 1144’de düşmesiyle bağlantılı kargaşa, en önemli kutsal emanetleri Mandylion’u, St. Stepanos’tan kalma, İsa’nın kendi yüzünün mucizevi izini bırakmtığı kutsal kumaşın kaybolmasına yol açmıştır.

Urfali’nin büyük çoğunluğu Suriyeli Ortodoks Hıristiyandır, birçoğu Katolik Kilisesinin hakim görüşüne uygun olarak Cenova’daki Sant Bartolomeo degli Armeni’de bulunan levhanın gerçek mandylion olduğuna inanır.   Bununla birlikte ilginçtir, bir kısmı ayrıca (aynı zamanda) kutsal emanetin fetih sırasında kilisenin kuyusuna atıldığını ve o olaydan beri Ulu Cami kuyusunun suyusunun cilt hastalıklarını iyileştirme gücüne sahip olduğuna inanmaktadır.

Edessa/Urfa Tarihinde Hıristiyanlık ile İslamiyetin kesişmesini araştırdığımız sırada bu makale efsanenin Ulu Cami’nin yerini daha önceki Hıristiyan kökenlerine bağlayan efsanenin çeşitli  bölümlerini inceleyecek, orada hâlâ varlığını koruyan Roma-Bizans mimarisini değerlendirecektir.

 

 

Galeri