Doç. Dr. Birgül Açıkyıldız, Paul Valeri Üniversitesi, Montpellier III

Doç. Dr. Birgül Açıkyıldız, Paul Valeri Üniversitesi, Montpellier III

Yezidiler: İmha, Yeniden İnşa ve Kimlik

Doç. Dr. Birgül Açıkyıldız, Paul Valeri Üniversitesi, Montpellier III

 

Ezidiler tarihleri boyunca soykırımlara, katliamlara ve sürgünlere maruz kalmışlardır. 20’inci yüzyılın başında, yurtları beş ülkenin sınırları dahilinde kalmıştır, Türkiye, Irak, İran ve Ermenistan. Dolayısıyla, her ülkenin kendi azınlıkları için belirlediği çerçevede yaşamaya devam etmişlerdir. Ezidiler Türkiye Cumhuriyeti  döneminde ülkenin azınlıklara karşı sert tavrı nedeniyle etnik ve dini kimliklerinden ötürü baskıya maruz kalmışlardır. 1960’lardan itibaren nüfusu zaten çok azalmış olan Ezidi cemaati, siyasi ve dini baskının ve ekonomik zorlukların zorlamasıyla Avrupa ülkelerine, özellikle Almanya’ya göç etmiştir. Bugün Türkiye’de çok az sayıda Ezidi köyü ve Ezidi kalmıştır. Birçok Ezidi köyü Müslümanlar tarafından işgal edilmiştir ve orada kalan Ezidiler yeni komşularıyla birlikte yaşamaktadır.  1990’larda bazı köyler zorla boşaltılmış ve yerinden edilen nüfus büyük şehirlere taşınmış, bazıları da Almanya’daki akrabalarının yanına gitmişlerdir.

Osmanlılar tarafından ele geçirildikten sonra, 1809 ile 1907 arasında Kuzey Irak Lalish’de  Ezidilerin başlıca hac merkezi olan Şeyh Adi İbadethanesi medreseye çevrilmiştir. Bu istisna dışında, Ezidi kutsal mekanlarının yeni gelenlerin ihtiyaçlarına göre dönüştürülmesi az görülmüştür.  Aksine Ezidi kutsal mekanları  imha hedefi olmuştur.

Bu makalede  Ezidi kutsal mekanlarının dönüştürülmesini veya tahribini ele almak yerine, Yezidilerin artık içinde yaşayamadıkları anavatanlarında  varolmaya nasıl reaksiyon gösterdiklerini tartışacağım.  Nusaybin-Türkiye Güneli köyünde  (Geliye Sora) yer alan, Almanya’daki Ezidilerin ölmüşlerini gömmeye devam ettikleri Hasan Bey Kabristanı (Goristana Hesen Bege) üzerinde duracağım. Ezidiler hâlâ anavatanlarına dönemiyorlar, ama vefat edenleri gömerek ve anma törenlerini orada gerçekleştirerek vatanlarındaki varlıklarını ilan ediyorlar. Böylece ataları, geçmişleri ve gelecekleri üzerinde hak iddia ediyorlar. Bu makale mezarlık ile Ezidi kimliği arasındaki ilişki incelemeyi amaçlamaktadır. Ezidi kimliğinin kendisini anıtsal cenaze mimarisinde nasıl yeniden inşa ettiğini ve dönüştürdüğünü sorgulayacaktır. Bu mezar taşlarının tasarımı ve sembolleri analiz edilecek, vatandan sürgün edilmenin ölüm pratikleri üzerindeki etkileri tartışılacaktır.

 

Galeri