Pagan Dönemden İslami Devre 3000 yıllık bir kült alanı: Tanrı Jüpiter Dolichenus’un Kabesinden Dülük Baba Yatırı
Eski Yunancadaki adıyla Doliche kenti, Jüpiter Dolichenus adlı tanrının Kabesidir. Jupiter Dolichenus´tan önce bu bölgede hava ve şimşek tanrısı Teshup Hadad tapınım görmekteydi. Bu iki tanri arasindaki yakınlık sadece coğrafyayla sınırlı kalmayıp tasvir biçimlerinde de büyük benzerlikler tesbit edilebilmektedir. Tıpkı Teshup gibi Jupiter Dolichenus da roma imparatorluk dönemi boyunca batı eyaletleri dahil, elinde çift balta ve şimşek demetiyle tasvir edilmektedir. Her iki tanrı için de boğa önemli bir rol oynamaktadır. Dolichenus, MS 1. yüzyıldan 3. asra kadar bütün Roma İmparatorluğu´nda bir başka doğu kökenli tanrı Mitra gibi tapınım görmüştür. M.S. 253 yılında Pers kralı I. Şapur´un Doliche´yi tahrip etmesinden sonra kentin ve kutsal alanın gelişmesi duraklamaya uğramışsa da, MS 5. yy.da Doliche bir piskoposluk merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent nekropolünün batısında iki tane M.S. 8. ve 10. yy.a ait Suriye tipinde kaya kilisesi yer almaktadır. MS: 11.-12. Yüzyılda Ayıntap şehrinin sınırlarına dahil edilmesi kentin önemini azaltmıştır. 1997-1998 yıllarında yapılan kazılarda Dülük kentinin bulunduğu Keber Tepe´nin yamacında iki Mithreum'un (Mitra kültüne ait rituallerin gerçekleştiği, mağara içindeki kutsal alan) bulunması, Jüpiter Dolichenus'un anayurdu olarak bilinen bu kentin dinler tarihi açısından önemini daha da artırmıştır. Bu mağaraların Kommagene bölgesindeki ilk Mithreum'lar olması yanında, Roma İmparatorluğunun en büyük kutsal alanlarından oldukları da tespit edilmiştir. Birinci kült mağarasındaki kabartmada Mitra´nın başı parçalanıp yerinde bir haç sembolü kazılmış olması kült alanının Hıristiyanlar tarafından tahrip edildiğini göstermektedir. M.Ö. 1000 yıldan, Hristiyanlık etkilerinin yoğunlaşmaya basladığı geç antik döneme kadar uzanan bir kutsal alan var olduğu ortaya çıkmaktadır. Dülük Baba yatırının kısa bir zaman öncesine kadar yöre insanları tarafından sıklıkla ziyaret edildiği göz önüne alınırsa, bölgenin kutsallığının antik çağlardan günümüze dek uzanan uzun bir tarihçeye sahip olduğu açıklık kazanmaktadır.