Kayıptan sonra Bizans’ın Doğusu:
Anadolu/Küçük Asya, Hıristiyanlık, Ortaçağın Sonlarında (12-15’inci yüzyıllar)
Bizans Düşüncesinde Reconquista fikri.
Anadolu/Küçük
Asya, yedi yüzyıldan fazla bir süre Doğu Roma İmparatorluğunun merkezini,
İmparatorluğun en zengin, nüfusunun en çok olduğu bölgeyi, aynı derecede önemli
olarak, Bizans Hıristiyanlığının gerçek doğum yerini temsil etmiştir. On birinci yüzyılın sonlarında hemen hemen tüm Küçük Asya’nın Selçukluların eline
geçmesinin şoku, birkaç nesil boyunca hem Bizans dünyasının gerçeklerini ve
Bizanslıların kendilerini algılama biçimini dramatik bir biçimde değiştirdi,
kimliğe, kadere, Hıristiyanlığın göbeği başkent Konstantinopolis’in kendisini değişen
dünyanın ön saflarında bulduğu bu yeni dünyada Hıristiyan Romalıların
pozisyonunu ve rolüne ilişkin sayısız soruyu ortaya çıkardı. Bizanslılar Küçük
Asya’nın denize yakın bölgelerini on birinci yüzyılın son yıllarında tekrar ele
geçirmeyi ve 1204 ve 1261 arasında kuzeybatı ve batı Anadolu’da fonksiyonel bir
devlet yönetimi oluşturmayı başarmışlardı ama, Bizans’ın doğusu bir daha asla
İmparatorluğun ve Bizans Hıristiyanlığının ayrılmaz bir parçası olmayacaktı, on dördüncü yüzyılın ortalarında Bizanslılar için pratikte tamamen kaybedilmiş olacaktı.
Speros
Vryonis Jr’in 1971 tarihli Küçük Asya’da ortaçağ Helenizminin güç kaybetmesi
konulu etkileyici çalışmasından sonra Geç Ortaçağ’da Bizans’ın Küçük Asya’ya
bakış açısına çok az akademik ilgi gösterilmiştir, ve örneğin Anadolu/Küçük
Asya, J. Herrin ve G.Saint-Guillan tarafından hazırlanan 120’den sonra Doğu
Akdeniz'de Kimlikler ve İttifaklar cilt 2011’de şaşırtıcı bir biçimde, hiç yer
almamıştır. Bu makale, 12’inci yüzyıldan 15’inci yüzyıla kadar olan dönemdeki
Bizans ve bazı Slav metinlerini ve bunların yazarlarının doğudaki ve batıdaki
Hıristiyanlığa ve İslamiyet'e bakış açılarını ve Küçük Asya’nın yeni Müslüman
yöneticilerini inceleyerek bu akademik boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.